Eylül ayı her zaman okullarla ilişkilendirdiğimiz bir zaman dilimi olmuştur. Bu yıl da Eylül ayının başında okulların açılmasıyla yeni bir döneme başlamış oluyoruz. Bu noktada biz diyetisyenlerinde üzerinde durduğu bazı önemli konular var. Örneğin beslenme çantaları, yemekhane olan okullarda menü düzenlemeleri, kantin olan okullarda sağlıksız yiyecek-içecek satışları gibi konular gündeme gelmektedir. Hem dünyada hem de ülkemizde sağlıklı nesiller yetiştirmek adına küçük yaşlardan başlayarak verilen beslenme eğitimleri, düzenlemeler, projeler, uygulamalar, tedavi stratejileri bu yılda gündemde. Bunca çalışmaya, eğitime rağmen hala ulaşamadığımız çocuklarımız veya obezite ile mücadele eden ailelerimiz var. Çocukluk çağı obezitesinin bu denli önemli bir konu olması aslında bu
yaştaki hastalığın yetişkin dönemdeki yaşamı ve hastalık riskini etkilemesinden kaynaklanıyor.

Çocuklarda ve gençlerde fazla kilo ve şişmanlık (obezite), kronik hastalıklar için başlıca risk etmenleri olarak görülmekte, yetişkin obezitesi ve erken ölüm riskinin artışıyla ilişkilendirilmektedir. Hızlı ekonomik gelişme ve küreselleşme, yaşam tarzında ve beslenme örüntüsünde hızlı değişimler ve
beslenmede önemli değişiklikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu durum gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obezite ve obezite ile ilişkili sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Beslenme ile ilgili değişiklikler, yüksek enerjili besinlerin (yüksek yağlı besinler, posa içeriği düşük besinler, şeker eklenmiş besinler ve içecekler) fazla tüketimi, fiziksel aktivitenin düşük olması ve sedanter yaşamı içermektedir.

Çocukluk çağında aile ve toplum etmeni daha önemli hale gelmektedir. Çünkü çocuklar her an kendilerine rol model ararlar ve taklitçilerdir. Ailenin uygulamaları, aileden model alma, toplumsal cinsiyet rolleri, akran etkisi, yeme ve fiziksel aktivitede sosyal normlar, besin hazırlama konusunda uygulamalar, düşük gelir, okul ve kreşlerde fiziksel aktivitenin desteklenmemesi ve yetersiz eğitim obezite için risk etmenleri başlığı altında sayabileceğimiz maddelerdir.

Genel olarak dünyada çocuklar için 5-2-1-0 sloganı ile; günde en az 5 porsiyon sebze- meyve tüketimi, en fazla 2 saat oturarak yapılan aktiviteler (TV, bilgisayar gibi), en az 1 saat fiziksel aktivite, hiç şekerli içecek tüketilmemesi önerilmektedir.

Birçok hastalığı ve yaşam kalitesinde azalmayı beraberinde getiren obezite, yalnızca yetişkinlerde değil çocuklarda da önemli bir sağlık sorunudur. Obezite ile ilgili geliştirilen politikalarda ve alınması gereken önlemlerde çocukların ön planda tutulması, hem ileriye bir yatırım hem de kökten çözüm sağlayacaktır. Bu amaçla ülkemizde ve dünyada yapılan çalışma ve politikalar mevcut olup, yapılan çalışmaların daha etkin olması yönünde çok sektörlü bir çaba harcanmalıdır. Tedavide bireysel özellikler mutlaka göz önünde bulundurulmalı, ağırlık kaybından çok sağlıklı yaşamın benimsenmesine odaklanılmalı, müdahalelerin doğru seçilmesine ve tedavi sürecinde çoklu katılımlı tedavi stratejileri benimsenmelidir. Etkin tedavinin sağlanması için bu konuda uzmanlaşmış merkezlere gereksinme
vardır.

Dyt. Özge Kayhan ÖZEN
67300 Kültür Sanat Dergisi
Sayı / Köşe Yazısı

Go top